GüncelMakaleler

18 MAYIS | SENTEZ- Mükemmel Devrim Aklı ve Çabasıdır, Kaypakkaya

"Devrim önderlerinin ve savaş öncülerinin yegane talebi ve ihtiyacı, doğru anlaşılıp doğru zamanda, doğru uygulanmalarıdır. Katledilişinin 50. yılında bütün çaba ve özen önder yoldaşın doğru anlaşılma ve uygulanması olmalıdır."

Türkiye devriminin yetiştirdiği mükemmel aklın, ileri çabanın, baş eğmez iradenin, sarsılmaz kararlılığın adıdır, İbrahim Kaypakkaya. Onun bilimsel-devrimci görüşleri sınırlara ve zamana sığdıramayacak kadar ileri ve günceldir. Dikkatli ve özenli bir okumayla görüşleri incelendiğinde güncele ve “an”a ait temel sorunlara dair gerçekçi ve isabetli çözümler sunduğu görülür. Onun derinliği sadece bilimsel görüşlerinde değil aynı zamanda “küçük bir grup”la büyük bir cüret kuşanmasındadır.

Devrim önderlerinin ve savaş öncülerinin yegane talebi ve ihtiyacı, doğru anlaşılıp doğru zamanda, doğru uygulanmalarıdır. Katledilişinin 50. yılında bütün çaba ve özen önder yoldaşın doğru anlaşılma ve uygulanması olmalıdır. Hemen her yönüyle örnek alınması gereken yoldaşın bilimsel sorgulama yeteneği, derin analizleri ve gerçeği olgularda arama çabasının mükemmelliği olmalıdır. O, sınıf savaşımının içinde, devrimci pratiğin ortasında hep hakikati aradı. Varolanla yetinmedi. Hiçbir sınırda durmadı, hep daha ileriyi aradı. Görünenle, gösterilenle, söylenenle sınırlamadı kendini. Uzaktan yakına, sığdan derine, dışarıdan içeriye, çevreden merkeze, biçimden öze doğru bir güzergah içinde inceleme yaparak parçayı bütün içinde aradı. Onun bu yaklaşımı ve bilimsel tutumu örnek alınmalıdır. Mazlumla/zalim, ezenle/ezilen, proleterle/burjuva, devrimle/reform, materyalizmle/idealizm, metafizikle/diyalektik arasındaki farklılık ve mücadelede hep gerçeklerden ve devrimden yana; en ileri bilincin ve en ileri direnişin temsilcisi ve de özgürlük ve adalet arayan tüm kesimlerin yoldaşı oldu. Bundandır ki herkesten daha fazla saygıyı, yolunda yürünecek bir önder olmayı hak etti.

Öğrenci gençliğin bilimsel öğrenim kavgasında, köylülerin toprak mücadelesinin içinde, işçi hareketinin devrimci pratiğinde bizzat yer alarak olayları, olguları çözümleyerek analize tabi tutarak bilimsel sonuçlara ulaşmayı esas aldı. T. Kürdistanı’nda yürüttüğü devrimci faaliyet içinde Kürt ulusal sorunu ve Kemalizm meselesinde somut ve berrak çözümlemeler yaptı. Devrimci görüşlerini billurlaştırdı. Meselelere subjektif değil tamamen bilimsel ve objektif tarzda yaklaştı. Düşüncelerini sağlam teorik temellere oturtmayı başardı.

Her türlü ezberin ve yıllarca egemenlerce yaratılıp ortaya sürülen tabuların karşısında durdu. Tüm gerici fikirlere karşı mücadele ederek burjuva ve küçük burjuva düşünceleri alt üst etti. Ne güçlü esen reformizm ve revizyonizm rüzgarına boyun eğdi ne de TC faşizminin işkencehanelerinde devrimci görüşlerinden vazgeçti ve ilkelerinden taviz verdi. Düşünceleri uğruna girdiği mücadelede asla pişman olmadı. Bir an olsun geriye dönüp bakmadı. Onun özle söz, teori ile pratik arasındaki tutarlılığı, ser verip sır vermeyen duruşu Türkiye işçi sınıfı ve emekçi halklar tarafından güçlü sahiplenmenin yolunu açtı.

İbrahim Kaypakkaya zifiri karanlık ortasında faşizmin yarattığı korku dünyasında hem yol açıcı hem de pratik yol gösterici oldu. Hem devrimin ideolojik önderi hem devrimci savaşın pratik yürütücüsü oldu. Sadece devrimci pratiğin yapıcısı olarak kalmadı. Aynı zamanda işçilerin, emekçilerin ve tüm ezilenlerin sorduğu her soruya, yaşadığı her soruna yanıt olmayı başardı.  Mükemmel bir devrim aklının temsilcisi idi.

Sadece dünyayı ve ülkesinin toplumsal sorunlarını yorumlamadı. Aynı zamanda nesnel dünyanın en büyük değiştiricisi olmanın pratikçisi oldu. Her şart altında savunduğu bilimsel görüşler doğrultusunda kurtuluşun öncüsü proletarya partisini kurdu.  Ve onun siyasal hattına ruh verdi. “Proletaryanın ve ezilenlerin partisi varsa her türlü zulme karşı örgütlü ve güçlü savaşabilir. Ve zulme son verebilir.” Eğer proletaryanın partisi yoksa hiçbir şeyi yoktur. “Proletarya silahlı mücadele içinde bütün değerlerini yaratabilir ve kendini ileri düzeyde örgütleyebilir” anlayışına sadık kalarak partisini ve devrimci orduyu silahlı mücadele içinde ve kitle çalışmasında örgütlemeyi esas aldı. Küçük grupla büyük bir cüret kuşanarak gerilla savaşını başlattı.

O, T. Kürdistanı’nda gerilla savaşını başlatan devrimcidir. İlk özgürlük ateşini dağlarda yakan, işçilere, köylülere, kadınlara ve tüm ezilenlere kurtuluş çağrısını yapan önderdir. Birçok grup Kemalizm’i ilerici, devrimci, bağımsızlıkçı, cumhuriyetçi, halkçı, laik vb. değerlendirirken ı tam tersini iddia etti. Çünkü Türkiye’de en başta mücadele edilecek milliyetçilik M.Kemal milliyetçiliğiydi. O, ilerici düşüncelere zincir vuran, yaşamı boyunca Kürt milletine ve diğer azınlık milliyetlere baskı ve zulüm uygulayanın M.Kemal olduğunu açıklarken bilcümle burjuva, küçük burjuva aydınların saldırısına uğradı. Kemalizm’in ırkçılık, zorla Türkleştirme ve kitle katliamı olduğunu belirtirken her türlü özgürlük ve hak alma mücadelesinin kanla ve zorbalıkla bastırıldığı tarihe ve gerçeğe bakarak analiz yapmıştır. M.Kemal yaşamı boyunca işçileri, köylüleri, emekçileri, Kürtleri, Alevileri süngü, ateş, cop-dipçik, mahkeme ve zindan, grev ve sendika yasağıyla susturmaya çalışmıştır. Tek parti iktidarı boyunca jandarma dayağıyla, ağa zulmüyle, mahkeme ve zindanla nasıl bir devlet terörü estirdiğini görmekteyiz. Kemalizm’in en azgın ırkçılık ve kanlı sürgün ve soykırım olduğunu bugün ortaya çıkan belge ve tanıklarla daha iyi görüyor ve öğreniyoruz.

1938 Dersim katliamının emrini veren bizzat M.Kemal’dir. Dersim halkını mağaralarda diri diri kimyasal silahlarla katleden odur. Kemalizm, komprador burjuvazinin ve toprak ağalarının gerici-feodal-faşist ideolojisidir. Yıllarca ırkçı faşist fikirlerle Türkiye emekçi halkları zifiri karanlığa gömülmeye çalışılmıştır.

Kendine ileri-devrimci diyen bütün burjuva, küçük burjuva örgüt ve akımlar Kemalizm zehriyle kirlendikleri yetmezmiş gibi halkın da bilincini kirlettiler. Komünist önderin Kemalizm hakkındaki devrimci fikirlerini öğrenmek yerine öfkeyle gerici güdülerini kusmuşlardır.

Kemalist diktatörlük, başta Kürt milleti olmak üzere azınlık milliyetlerin en temel demokratik haklarını gasp edip dillerini yasakladı. Özgürlük taleplerini, istemlerini insafsızca ezerek kitle katliamlarına girişti. Şeyh Sait, Ararat, Zilan, Koçgiri, Dersim katliamlarını gerçekleştirdi. Yaşadıkları Kürdistan topraklarını Lozan Anlaşması’yla emperyalistlerle el ele vererek çeşitli devletler arasında böldü. Kaypakkaya, Kemalizm’in söylemdeki demokrasi maskesini parçalayarak faşizmin çirkin ve kanlı yüzünü herkese göstermeyi başarmış önderdir.

Kürtlerin bir ulus teşkil ettiğini, yaşadığı toprakların Kürdistan olduğunu, özgürce ayrılma hakları olduğunu ileri sürdüğünde o ana dek hiç kimsenin cesaret edemediği uzak bir görüşlülükle doğru bir şekilde çözümlemeler yapmıştır. Yoldaş sadece isabetli ve bilimsel görüşler ileri sürmemiştir aynı zamanda proleter devrimcilerin önüne somut devrimci görevler koyarak ayırt edici bir yerde durmuştur. “Türk hakim sınıflarının Kürt milletine ve azınlık milliyetlere uyguladığı milli baskıların en amansız en kararlı düşmanıdır’’ şeklinde açıkladıktan sonra milli baskılara karşı en önde mücadele etme görevini devrimcilerin önüne koymuştur.

Sadece Kürtlerin ve azınlık milliyetlerin sorunlarını doğru tespit ederek acılarına yoldaşça dokunarak kalmamış aynı zamanda özgürlük ve haklar için kararlı bir mücadele görevini de ortaya koymuştur.

İbrahim Kaypakkaya söylediğini yapan, yaptığını savunan bir önderdir.

Bugün onun ileriye sürdüğü tezlerin doğruluğu toplumsal pratiğin sayısız örneğinde defalarca kanıtlanmaktadır. Ve bugün sürece ve sorunlarımıza baktığımızda her zamankinden daha fazla hatalarından arınmış; kitlelerle kaynaşmış; teoriyle pratiği birleştiren; özeleştiri metodunu uygulayan çelik disiplinli kolektif yaratma görevi önümüzde durmaktadır. Biz bu görevi yerine getirebiliriz. Getirmeliyiz.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Diğer içerik
Kapalı
Başa dön tuşu