GüncelManşet

AKP’nin aradığı canlı bomba MİT-DAIŞ ilişkisini anlattı

Kobanê: Türkiye’de sözde aranan MİT bağlantılı “DAIŞ’ın canlı bombası” Savaş Yıldız, Girê Spî saldırısı ardından YPG tarafından sağ yakalandı. HDP’nin Adana ve Mersin’deki binalarına bombalı saldırılar düzenleyen Savaş Yıldız, DAIŞ ile MİT arasındaki ilişkilere ve birlikte planlanan Girê Spî saldırılarına dair çarpıcı itiraflarda bulundu.

Türkiye’nin MİT aracılığıyla DAIŞ, Cephet El Nusra ve Ehrar El Şam gibi insanlık düşmanı çete gruplarına lojistik ve cephane yardımı sağladığını, TC/DAIŞ işbirliğini kanıtlayan sayısız belge ve görüntülere bugüne kadar uluslararası kamuoyu sessiz kaldı.

AKP/Erdoğan devletinin çetelerle işbirliğine sessiz kalan başta ABD ve BM gibi uluslararası güçlere yanıt verircesine, AKP/Erdoğan destekli DAIŞ çeteleri, 27 Şubatta Girê Spî’ye saldırdı. Saldırılar kırıldıktan sonra alanda geliştirilen arama tarama faaliyetlerinde Demokratik Suriye Güçleri (QSD) ve YPG tarafından esir alınan çetelerden Türkiye’de aranan MİT bağlantılı “DAIŞ’ın canlı bombası” Savaş Yıldız, DAIŞ/AKP ilişkilerine dair ANHA’ya çarpıcı bilgiler verdi.

 

İki defa yakalandı, MİT serbest bıraktırdı

İstanbul’daki saldırıdan sonra “DAIŞ’ın canlı bombası” olarak sözde aranan 1983 Adana/Yüreğir nüfusuna kayıtlı Savaş Yıldız adlı DAIŞ/MİT çetesi, 2007 yılında hem Ankara’da hem de İstanbul’da iki defa gözaltına alındı. Ancak her iki defasında da MİT tarafından serbest bıraktırıldı.

‘Abdulaziz El Turki’ ve “Cihad” kod adları kullanan Savaş Yıldız, AKP-DAIŞ arasındaki ilişkilerde Antep, Adana ve sınır hattının kilit önemde olduğunu kaydetti.

 

İki yıl önce katıldı

2 Mart 2016 tarihinde YPG ve QSD savaşçıları tarafından Girê Spî’nin Eyn Arûs köyünde sağ yakalanan Savaş Yıldız (Abdulaziz El Turkî) Adana/Yüreğir nüfusuna kayıtlı olsa da aslen Van’lı bir Kürt. Halen birçok akrabası Van’da ikamet eden Savaş Yıldız, DAIŞ çetelerine ilk ortaya çıkışıyla sempati(!) duymaya başlamış ve MİT aracılığıyla yaklaşık 2,5 yıl önce DAIŞ çetelerine katılmış.

 

MİT ile DAIŞ arasındaki Adana-Antep-Ankara hattı

Savaş Yıldız, DAIŞ’a katılmasına eşinin kardeşi Burhanettin Sarı’nın (Muqatîl) ön ayak olduğunu ve bu kişinin Suriye savaşının ta başından beri sürekli olarak DAIŞ, El Nusra ve diğer cihatçı çetelerle ilişkili olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Burhanettin Sarı sürekli olarak Suriye’ye girip çıkıyordu. Bunu da Ankara, Antep ve Adana’daki geniş çevresini kullanarak yapıyordu.”

Burhan’ın özellikle sınırdan rahat giriş çıkışlarına dikkat çeken Yıldız, “Burhanettin Sarı (Muqatîl), Suriye’ye her gidip gelişinde bize oradaki savaşı anlatıyor, bu yönlü de propaganda yapıyordu. Burhanettin Sarı aracılığıyla Adana’daki Selefi gruplar ile tanıştım” dedi.

 

“Adana sorumlusu, cihat dersleri veren Eyüp Hoca’dır”

O dönem emlak işleriyle uğraşan MİT-DAIŞ üyesi Savaş Yıldız, Selefi düşünce ile tanıştıktan sonraki 4 aylık süreçte Selefi cemaatinden ve Adana’nın yerlilerinden olan “Eyüp Hoca” adlı kişi ile tanıştığını söyledi.

 

Selefi grupları Adana’da MİT örgütlüyor

Yıldız’ın anlatımlarına göre, Adana MİT-DAIŞ sorumlusu Eyüp Hoca, daha önce Afganistan’da savaşmış. Adana’da da DAIŞ’a eleman ve taraftar kazandırmak için çok rahat ve yoğun çalışma yürüten biri.

Adana’da sanayide tornacılık yapan Eyüp Hoca ile emlak işinden kaynaklı olarak bir arsa alım-satımı dolayısıyla tanıştıklarını aktaran Yıldız, bu kişinin aynı zamanda “cihat” dersleri de verdiğini kaydederek şunları söyledi:

“Yaklaşık 2,5 yıl önce bir Ramazan ayında Adana/Gürselpaşa taraflarında kırsal bir yerde DAIŞ Adana sorumlularından Eyüp Hoca tarafından bir yemek organize edildi. Ben de bu yemeğe katıldım. Yemeğe Selefi cemaatinden yoğun bir katılım vardı, katılanların hepsi uzun sakallıydı. Kısa sakallı olmamdan dolayı Selefi cemaati üyeleri bana çekimser ve kuşkulu yaklaştı. Eyüp Hoca’nın cemaati ile tanıştıktan sonra devamlı olarak iletişim halinde oldum.”

 

Cemaatler Adana’da DAIŞ’a eleman kazandırıyor

MİT-DAIŞ üyesi Savaş Yıldız, eşinin kardeşi Muqatîl’in (Burhanettin Sarı) daha önce El Nusra’ya yakın olduğunu, ancak DAIŞ ve El Nusra ayrışması sonrası yaşanan fikir ayrılıkları nedeniyle DAIŞ çetelerine katıldığını söyledi. Burhanettin Sarı’nın birçok kez Suriye’ye gidip geldiğini ve kendi evlerinde kaldığını kaydeden Yıldız, kayınının birçok kez beraberinde “Demirci Mehmet”, “Necip” ve “Münir” adlı kuryeler ile de evlerine geldiğini vurguladı.

Her 3 kuryenin de DAIŞ’a eleman gönderdiğini ve DAIŞ için taraftar topladığını kaydeden MİT-DAIŞ üyesi Savaş Yıldız, Necip adlı kuryenin Mardin’li bir Arap, Demirci Mehmet ve Münir adlı kuryelerin de Bakur’lu olabileceğini ifade etti.

 

Bab zindanından Adana’ya

Münir adlı kuryenin DAIŞ’a en çok eleman kazandıranlardan biri olduğunu, DAIŞ ile para konusunda yaşadığı bir sıkıntıdan dolayı DAIŞ tarafından Halep’e bağlı El-Bab bölgesinde hapse atılıp işkenceye tabi tutulduğunu söyleyen Savaş Yıldız, Münir adlı kuryenin daha sonra bir grup Azeri çete ile birlikte DAIŞ hapishanesinden kaçarak Türkiye’ye, Adana’ya geçtiğini kaydetti.

Yıldız; “Münir bugün hala Adana Seyhan’a bağlı Kocaveli civarında yaşıyor. Necip ise, Adana Gürsel Paşa’da oturuyor. Adana’da DAIŞ’a eleman kazandıran bağlantılar bunlardı” derken, DAIŞ’a eleman kazandırma işini esas olarak cemaatlerin yürüttüğünü, özellikle de cemaat evlerindeki sohbetlerde gençlerin “cihat”a katılmaları yönünde propagandalar yapıldığının altını çizdi.

 

İzmir’de DAIŞ bağlantılı Sarı Murat cemaati ile tanıştı

Adana’da işlerinin kötü gitmesiyle birlikte borçlanmaya başladığını, bu nedenle Burhanettin Sarı(Muqatîl) aracılığıyla İzmir’e gittiğini ve 5-6 aylık bir süre İzmir’de kalıp inşaatlarda çalıştığını belirten MİT-DAIŞ üyesi Savaş Yıldız, bu dönemde eşinin dayısı Erol Şahin aracılığıyla da DAIŞ’ın İzmir bağlantılarından olan “Sarı Murat” ile tanıştığını belirtti.

Yıldız, DAIŞ çetelerinin sözde İzmir sorumlularından olan Sarı Murat’ın da bir cemaati olduğunu ve adına da “Sarı Murat Cemaati” dendiğini belirtirken, Erol Şahin ile Sarı Murat adlı DAIŞ elemanlarının derslerine katıldığını, Sarı Murat cemaatinin Suriye’ye DAIŞ’a eleman kazandırdığını ve onlarca insanı Suriye’ye “cihat”a gönderdiğini kaydetti.

Eşinin dayısı Erol Şahin’in de Suriye’ye giderek 2-3 ay gibi bir süre orada kaldığını, onunla birlikte gidenlerden birinin de “Patnoslu Abdullah” adlı kişi olduğunu söyleyen Savaş Yıldız, “Erol Şahin ve Patnoslu Abdullah ‘ailelerimizi de getireceğiz’ diyerek DAIŞ emirinden izin aldılar. DAIŞ cemaat ile bağlantı kurdu ve cemaat de gelmeleri yönünde görüş belirtti” dedi.

 

İzmir Buca’daki çete karargâhı ve bağlı olduğu İstanbullu Hoca

Sarı Murat cemaatinin İzmir Buca’da tuttuğu işyeri benzeri bir binayı çete sempatizanlarına ideolojik eğitim, şeriat ve cihat eğitimi ile örgütlenme işleri için kullandığını belirten MİT-DAIŞ çetesi Savaş Yıldız, DAIŞ’ın İstanbul bağlantılarından olan “Ekrem Hoca” adlı kişinin de sürekli Sarı Murat cemaatine gelip gittiğinin altını çizdi.

Sarı Murat cemaatinin daha çok semt pazarcılarının kurduğu ve örgütlendiği bir cemaat olduğunu söyleyen DAIŞ üyesi Savaş Yıldız, cemaatin hocası ve DAIŞ İzmir sorumlularından “Sarı Murat” adlı kişinin ise, İstanbul’dan gelip giden Ekrem Hoca’ya sürekli olarak “hocam” diye hitap ettiğini kaydetti.

 

Ailece DAIŞ’a katıldılar

Savaş Yıldız, Sarı Murat’tan 350 TL alarak İzmir’den yola çıkıp Adana’ya eve döndükten sonra burada Yıldız’ı ve ailesini almak için Suriye’den gelen Necip adlı kurye ile görüştü. Necip, DAIŞ’ın kendisine verdiği izin belgesi ile gelmişti.

DAIŞ üyesi Savaş Yıldız, Necip adlı DAIŞ kuryesi ile yaptığı görüşmeden sonra hazırlıklarını yapmış ve sabah namazından sonra da Wolkswagen Transporter araç ile Adana-Antep hattından, Kilis’in Cerablus sınırındaki Elbeyli ilçesine geçmiş.

 

Kilis-Cerablus sınırı çetelere emanet

Yıldız şöyle konuştu: “Yine sabah namazı sonrası Kilis Elbeyli’den DAIŞ bağlantılı olan bir kaçakçı beni, eşimi, çocuklarımı, kaynanamı, baldızımı, kayınpederimi vd. aile üyelerini alarak Suriye’ye geçtik. Yani ailece DAIŞ’a katıldık. Sınırı geçerken hiç bir sorun yaşamadık, çok rahat geçtik. Sınır hattında Türk ordusuna ait hiçbir karakol yoktu. Sadece bir nöbetçi kulesi vardı, ancak o da boş bırakılmıştı.”

Sınır hattının “DAIŞ ile Türk devleti arasındaki anlaşma(!) gereği” belli saatlerde boş bırakıldığına dikkat çeken DAIŞ üyesi Savaş Yıldız, kendisinin de, Türk Devleti ile DAIŞ arasındaki bu anlaşma dahilinde, sınır hattının boş bırakıldığı saatlerde bu güzergahtan defalarca Türkiye’ye giriş yaptığını söyledi.

 

Cerablus’tan Tabka’ya Antep ekibi

MİT-DAIŞ üyesi Savaş Yıldız, sonrasını da şu sözlerle anlattı: “Sınırı geçtikten sonra bir araca binerek Cerablus’a doğru yola koyulduk. Cerablus’a varınca yaklaşık 3-4 saat bekledikten sonra eşimin kardeşi Muqatîl (Burhanettin Sarı) gelip bizi aldı. Buradan da Rakka yakınlarındaki Tabka’ya doğru yola çıktık. Tabka’da bir ev tutup yaşamaya başladık. Burada da Antep’li Abdulmuhit ile tanıştık. Abdulmuhit de DAIŞ’ın içindeki Antep grubundandır.

Antep grubunda sadece Türkler bulunuyor. Antep grubundan olan Abdulmuhit beni Siluk kasabası yakınlarındaki bir bölgeye götürdü. Oradaki bir okulda bizi eğitime aldılar. Eğitimde sadece Antep cemaatinden olanlar bulunuyordu. Savaş yıldız, eğitimden sonra ‘Abdulaziz El Turki’ ve ‘Cihad’ kod isimlerini kullanmaya başladı.

 

“DAIŞ’ın Antep grubu özgün ve özerk bir yapı(?)”

DAIŞ içindeki Antep grubunun Rakka ve Siluk kasabası arasındaki bölgede faaliyet gösterdiğini, ancak Siluk kasabasının YPG’nin eline geçmesi ile birlikte kendileri için daha güvenli alan olan Rakka içine doğru çekildiklerini söyleyen MİT-DAIŞ üyesi Savaş Yıldız, Antep grubunun DAIŞ’a bağlı, ancak özgün ve özerk bir yapıda olduğunu belirtmesi dikkat çekti.

Antep grubunun ideolojik eğitmeninin Abdulmuhit adlı Antepli olduğunu söyleyen Yıldız, bu kişi daha önce Afganistan’da da savaşan biri. Şeriaat konusunda bilgili ve hatta bu konu üzerine çeşitli dersler veren biri” dedi.

 

Antep grubu Fursa El Xîlafe olarak örgütleniyor

Antep grubunun DAIŞ çatısı altında “Fursa El Xilafe Taburları” olarak örgütlendiğini, askeri ve şeriat eğitimlerinin de “Konstantiniye” adlı eğitim kampında verildiğini kaydeden Savaş Yıldız’ın verdiği bilgilere göre, kampın eğitmeni Abdulmuhit, Fursa El Hilafe Taburlarının emiri ise, Fudayi adlı bir çete. Kampta askeri eğitimleri Ebu Talha, spor derslerini ise Ebu Nur adlı çeteler veriyor.

Fursa El Hilafe Taburlarının eğitim devresinden geçmiş olan Savaş Yıldız, eğitim devresinde kendisi ile beraber Abdurrahman, Ammar, Ebu Berad, Ebu Halit, Zerkavi, Abdulcabbar, Sufyan, Selman adlı kişilerin de yer aldığı 22 çete üyesinin bulunduğunu belirtti.

 

DAIŞ’ın Türkiye merkezleri: Antep, Konya ve İstanbul

DAIŞ üyesi Savaş Yıldız, Türkiye’de DAIŞ için merkez konumunda olan 3 il bulunduğunu, bunların da İstanbul, Konya ve Antep olduğunu kaydederek şu bilgileri verdi:

“Dünyanın farklı ülkelerinden gelen cihatçılar, İstanbul’daki bağlantılar ve özellikle de cemaatlerle ilişkileniyorlar. Sonra kısa bir sürede Suriye’ye gönderiliyorlar. Konya, DAIŞ’ın Anadolu’daki örgütlenmesini yürütüyor. Konya, dindar aile çocuklarını DAIŞ bağlantılı cemaatlere üye kişilerle ilişkilendirip bu çocukları kısa bir sürede Suriye’ye savaşmaya gönderecek düzeye getiriyor. Suriye’ye gönderemediklerini de DAIŞ sempatizanı haline getirip kendi amaçları doğrultusunda hareket etmesini sağlıyor.”

 

“Antep DAIŞ için en az Rakka kadar önemli”

MİT-DAIŞ üyesi Savaş Yıldız, Konya ve İstanbul’dan çok daha fazla Antep’in DAIŞ için önem arz ettiğine ısrarla vurgu yapması, Erdoğan’ın Cerablus Ezaz hattı kırmızı çizgimizdir” sözlerini anımsatırken, Antep’i neden bu kadar önemli olduğunu ise şöyle açıklıyor:

“DAIŞ için hayati olan bölge Antep’tir. Burası DAIŞ’ın hakimiyet sağladığı en büyük alanlardan biridir. Antep en az Rakka kadar önem arz ediyor DAIŞ için. Hem yurt içinden (Türkiye’den) hem yurt dışından gelen cihatçılar Antep üzerinden Cerablus, Minbic gibi alanlara kanalize ediliyor.”

 

Çetelere katılım en çok Bingöl ve Adıyaman’dan

DAIŞ üyesi Savaş Yıldız, DAIŞ’ın İstanbul, Konya ve Antep dışında ise en çok Bingöl, Adıyaman, Adana ve Urfa gibi illerde örgütlendiğini, bu illerde DAIŞ’ın yoğun sempatizan ve taraftarı olduğunu belirtti.

Bingöl ve Adıyaman’dan DAIŞ’a yoğun katılım olduğunu dile getiren DAIŞ üyesi Savaş Yıldız, DAIŞ içerisinde Antep, Konya, Bingöl grupları olduğunu ve bu grupların her birinin özgün bir şekilde çalıştığını ifade etti.

 

“Adana ve Mersin HDP il binalarına bombalı saldırıları ben yaptım”

DAIŞ üyesi Savaş Yıldız, sürekli olarak Suriye’ye giriş yapan ve şuan Türkiye’de olan MİT ajanı ve DAIŞ sorumlularından “Efe” adlı kişiyle 7 Haziran seçimleri öncesinde Gré Spî’de görüştüklerini, Efe adlı MİT ajanının kendisine “HDP’ye yönelik ses getirecek eylemler yapılması gerektiğini” söylediğini kaydetti.

Savaş Yıldız, “HDP’ye yönelik saldırı yapılacağı kararlaştırılınca, Ebu Musab ve Ebu Bekir adlı MİT ajanları ve DAIŞ üyelerinin karşılıklı konuşmaları ardından ben sınırdan çok rahat bir şekilde geçerek Türkiye’ye giriş yaptım. Türkiye’ye geçtikten sonra Efe ile birlikte bir eve geçtik. 1-2 gün sonra Efe, yanında HDP binalarına ait krokilerle geldi. Krokiler üzerinde çalıştıktan sonra da 2-2,5 kg kadar TNT getirdi. TNT’yi Antep’te aldıktan sonra Otogar’dan Adana otobüsüne bindik. Patlayıcı ile yakalanmamak için içinde patlayıcı olan poşeti otobüste oturduğum yerin 4-5 koltuk gerisine koydum. Adana’ya varınca saldırı hazırlığı yapabilecek bir ev kiraladım. Saldırıda kullanacağım patlayıcıları hazır hale getirdikten sonra Mersin’e geçtim.”

 

“Keşif için HDP’nin 1 Mayıs mitingine katıldım”

DAIŞ üyesi Savaş Yıldız, HDP binasının yerini tespit edebilmek için 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda düzenlenen mitinge katıldığını, 1 Mayıs ardından da HDP binasını tespit ettiğini, HDP binasına girerek onlardan biri gibi davranarak HDP’lilerin güvenini kazanmak istediğini söyledi.

“Mersin binasındaki HDP’lilere tatlı ve meşrubat götürdüm. Orada yöneticilerle, milletvekilleriyle de görüşme imkanım oldu. Ardından Adana’ya geçtim. Burada da HDP binasına gittim. HDP’liler ile sohbet ettik, çay falan içtik. Her iki yerde de yaptığım keşif ve tespitler sonucu açıklar olduğunu gördüm. Çiçekçiye giderek 2 buket çiçek aldım. Aldığım çiçeklere hediye süsü verdim, çiçeklerin saksılarına da bomba düzenekleri yerleştirip yola koyuldum.

Adana HDP binasına girdim. O gün de HDP’nin Adana mitingi vardı. Burada bomba düzeneği yerleştirdiğim çiçeği çaycıya verdim ve terasa bırakmasını söyledim. Ancak çaycı çiçeği teras yerine alıp başkan odasına koydu. Mersin HDP il binasında da çiçeği terasa bırakılmak üzere teslim ettim.”

DAIŞ üyesi Savaş Yıldız, zaman ayarlı bomba düzeneklerinin belirlendiği zamanlarda patladıklarını, saldırılarda can kaybı olmasa da ses getirip gündeme oturduğunu dile getirdi.

 

DAIŞ içinde Konya grubu, Özbek ve Soran grubu ile tanıştı

Adana ve Mersin’de HDP’ye yönelik saldırılar için yaptığı zaman ayarlı bombaları HDP binalarına yerleştirdikten Adana-Antep-Kilis hattındaki bağlantıları Ebu Bekir ve Ebu Musab aracılığıyla Girê Spî’ye geri dönen DAIŞ çetesi Savaş Yıldız, Girê Spî’den de Rakka, Tabka ve ardından Hama alanlarına geçmiş.

Bu süre içinde YPG’nin Girê Spî’yi ele geçirdiğini söyleyen DAIŞ üyesi Savaş Yıldız, Rakka’da kaldıkları süre içerisinde DAIŞ içindeki Konya grubu ile de bir araya geldiklerini, Konya grubunun başındaki ismin aynı zamanda DAIŞ’ın Konya sorumlularından olan “Mustafa Güneş (Ebu Hemza)” adlı çete olduğunu aktardı.

Yıldız, Rakka’da kaldığı süre içinde Özbek ve Soran’lardan oluşan DAIŞ grupları ile karşılaştıklarını, daha önce bu gruplar hakkında pek bilgisi olmadığını, ancak varlıklarından haberdar olduğunu söyledi.

 

“Girê Spî saldırısı için Türkiye’de anlaşma oldu”

Rakka ve Hama kampındaki eğitiminden sonra Tabka’da üstlenen ve burada, başında Şêx İbrahim (Ebu Hanzala) adlı kişinin olduğu DAIŞ’ın Bingöllüler grubu ile tanışan savaş Yıldız, AKP ve MİT’in DAIŞ’la birlikte planladığı 27 Şubattaki Girê Spî saldırısına ilişkin de çarpıcı itiraflarda bulundu:

“Bir süre sonra Rakka’ya doğru yola koyulduk. Rakka’da daha önce de gittiğim bir eve girdik. Burada bizim dışımızda onlarca çete üyesi daha toplanmıştı. Önümüze haritalar getirildi ve haritalar üzerinde Girê Spî işaret edilerek buraya saldırılacağı söylendi. DAIŞ sorumlusu bize, ‘Girê Spî’ye girecek ilk grup sizsiniz. Önemli olan sizin orayı bir süre elinizde tutmanız. Merak etmeyin, siz Girê Spî’ye girdikten sonra arkanızdan 700-1.000 kişilik bir grup daha gelecek’ dedi. Sorumlu konuşmasına şunları da ekledi; ‘Türkiye’de bir anlaşma oldu. Bu anlaşma dahilinde siz Girê Spî’ye girince size destek olarak Türkiye’den de sayıları 1.000 ile 4.000 arasında değişen muhacirler gelecek’. Bu konuşmalardan sonra tüm DAIŞ üyeleri saldırı hazırlığı için alanlara dağıldılar. Benim de içinde yer aldığım Ebu Muhammed El Şami adlı DAIŞ sorumlusunun komutasındaki grubu, Girê Spî civarından olduğunu tahmin ettiğim biri kadın biri erkek iki Arap, bir araç ile alarak Girê Spî yakınlarında bir alana bıraktı.”

 

“Bizim grup Eyn Arus’a üstlenmeden Girê Spî saldırısı başladı”

Kadın ile erkek Arap’ın kendilerini Girê Spî yakınlarına bıraktıktan sonra arazide 3- 3,5 saat kadar yürüyerek Girê Spî yakınlarında köprü gibi bir yere vardıklarını söylene Savaş Yıldız, “orada biraz dinlendikten sonra saldırı için 3 gruba ayrıldık. İçinde bulunduğum grup Eyn Arus’a konumlanmak üzere yola devam ettik. Ancak bizim grup daha Eyn Arus’a yetişmeden diğer gruplarımız saldırıları başlattı. Şiddetli çatışmalar yaşanırken bizim grup koşarak Eyn Arus’a yerleşmeye çalıştı. Eyn Arus girişinde bir grup YPG’li bizi taramaya başladı. Kendimizi yere atıp sokaklara dağıldık. Gruptan 3-4 kişi YPG’lilerin ateş açtığı binaya doğru koştu. Ancak binanın kapısı kapalı olduğundan içeri giremediler. Grubumuz ağır silahlarla binaya saldırmaya devam etti. Bina çevresindeki çatışmalar yaklaşık 3-4 saat devam etti.”

 

“Türkiye’den destek gelmedi, ihanete uğradık”

YPG güçlerinin saldırı gruplarına etkili karşılık vermesi üzerine çekilmek istediklerini söyleyen DAIŞ üyesi Savaş Yıldız, Eyn Arus’tan Girê Spî’ye giden yol üzerindeki sokaklara dağıldıklarını ve beklemeye başladıklarını ifade ederek o anları şöyle anlattı: “Havanın aydınlanmasına doğru zaten uçak hareketliliği oldu. Tabi biz de bulunduğumuz yerlerden hareket edemedik. Uçaklar bir kaç yeri vurdu. Uçaklar vurmadan bir süre önce Türkiye tarafından da YPG noktalarına saldırı oldu. Artan uçak hareketliliği nedeniyle saldırılarılar durdu.

Gruptan Dr. Abdul Kurdi ve Abdurrahman ile birlikte Türkiye’den destek de gelmeyeceğini görünce ihanete uğradığımızı anladık ve geri çekilmek istedik. Eyn Arus çıkışındaki mezarlık civarına doğru koştuk. Koşarken Abdurrahman kurşunların hedefi olup yaralanınca karşımıza çıkan ilk evin bahçesine girdik. Ev sahibi bahçeden çıkmamızı istedi ve çıkmasak uçakların evini bombalayacağını söyledi.

 

‘YPG bizi de imha edecek’

YPG’lilerin de bulunduğumuz eve doğru geldiğini görünce ilk aklıma gelen, YPG’nin tüm grupları imha ettiği ve bizi de yakaladığında imha edeceği düşüncesi oldu.

Abdurrahman yaralıydı ve ‘YPG bizi yakalamadan buradan çıkalım’ dedi. Ama kendisine havanın aydınlanmasını beklememiz gerektiğini söyledim. Abdurrahman ile Dr. Abdul Kurdi ‘yok gidelim ‘ diye ısrar ettiler ve tekbir getirerek koşmaya başladılar. Her ikisi de o anda YPG’liler tarafından vurulup öldürüldüler.

Ben de yakalanmamak için başka bir eve geçtim. Silah sesleri yaklaştıkça hedef şaşırtmak ve yer değiştirmek için ben de silahımla ateş ediyordum. Bir süre yer değiştirdim. Ama kaçamayacağımı anladım ve evin mutfağında saklandım.”

 

“YPG arama – tarama faliyetlerini sürdürüyordu”

2 gün boyunca o evin mutfağında kaldığını, YPG ve QSD güçlerinin de alanda arama-tarama faaliyetlerine devam ettiğini, zaman zaman silah sesleri geldiğini belirten DAIŞ üyesi Savaş Yıldız, evlerden ateş edildiği için bulunduğu evi sağı ve solundaki binaların çete üyeleri saklanmış olduğu düşüncesiyle patlatıldığını söyledi.

“Benim bulunduğum binanın kenarlarına da bombalar döşendi. Bombalar kısa bir süre sonra patladıldı. Bombaların patlatılmasıyla birlikte enkaz altında kaldım” diyen DAIŞ üyesi Savaş Yıldız, bir an için öldüğünü sanmış.

Kendine gelince vücudunun bir bölümün koptuğunu sandığını söyleyen MİT-DAIŞ üyesi Savaş Yıldız, çok şiddetli ağrılar çekmeye başladığını ve çektiği ağrıların etkisiyle bayıldığını 1 veya 2 gün baygın kaldığını söyleyen Yıldız, kendine geldiğinde şiddetli ağrılar çekmeye devam ettiğini ve fazla nefes alamadığını ve çok susadığını belirtti.

DAIŞ üyesi Savaş Yıldız, 3. – 4. gün çevredeki insanların sesi gelmeye başladığını, çok şiddetli ağrılar yaşadığı ve çok susadığı için çevredekilere seslendiğini hatta YPG’lileri çağırmalarını söylediğini ifade etti.

 

“YPG’lilerin yaklaşımları beni şaşırttı”

DAIŞ üyesi Savaş Yıldız, çevredeki yurttaşların YPG’lileri çağırdığını, YPG’lilerin gelmesi ardından Türkçe bilen bir YPG’linin gelmesini istediğini söyledi.

Türkçe bilen bir YPG’linin gelmesiile birlikte YPG’linin kendisine ‘kimsin ‘ diye sorduğunu belirten DAIŞ üyesi Savaş Yıldız, YPG’liye DAIŞ üyesi olduğunu, üzerinde patlayıcı olmadığını, enkaz altında kaldığını söylediğini aktardı.

YPG’lilerin de kendisini teslim almak için üzerimdeki enkazı kaldırmaya başladığını, YPG’lilerin enkazı kaldırdıktan sonra kendisine su, çay ve yemek verdiğini ifade eden DAIŞ üyesi Savaş Yıldız, enkazdan çıkarıldıktan sonra ve hastaneye götürülüp tedavi ettirdildiğini kaydetti.

DAIŞ üyesi Savaş Yıldız, kendisine herhangi bir kötü muamalede bulunulmadığını, hatta bir YPG’linin kendisindeki şaşkın bakışlar üzerine kendisine ‘DAIŞ’ın yaptığı gibi insanlık dışı muamelelere tabi tutmayız. Rahat ol’ dediğini vurguladı.

‘YPG’lilerin bu yaklaşımları karşısında şaşkınlık yaşadım. DAIŞ kendi üyelerini dahi hapse atıyor, işkence ve kötü muamaleye tabi tutuyor’ diyen DAIŞ üyesi Savaş Yıldız, çocukları olduğunu ve ailesi ile görüşmek istediğini YPG’lilere söylediğini, yetkililerin de şimdi olmasa dahi önümüzdeki süreçte olabileceğini söylediğini belirtti.

DAIŞ üyesi Savaş Yıldız, DAIŞ’a katıldığı için gerçekten çok pişman olduğunu, burada YPG’lilerin yaklaşımlarını görünce DAIŞ gerçeğini çok daha iyi anladığını sözlerine ekledi.

Kaynak: ANHA

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu