EmekGüncel

EMEK SÖYLEŞİ | Öztemel: “Çıkış Yolu Sadece Örgütlenmekten Geçiyor”

"Bundan çıkış yolu ise korku dağlarını yıkıp örgütlenmekten geçiyor. Son olarak başta motokurye emekçileri olmak üzere    ezilen bütün işçi sınıfını birleşmeye çağırıyor direnen direnişte olan işçi sınıfını selamlıyorum"

AKP hükümetinin işçi sınıfına dönük saldırıları hız kesmezken pandemi döneminin yakıcılığı da tüm hızıyla sürüyor.

Sermayenin pandemi dönemini ‘Allahın bir lütfu’ olarak görmesi ve sömürü sistemini katmerleştirmesinin üzerine AKP hükümetinin sermaye ortaklarıyla bu çarkı işçiler için daha da ‘ölümcül’ hale getirmesi işçi sınıfı için süreç daha da kötüleşiyor. Hemen hemen her sektörde sigortasız, güvencesiz, esnek çalışma şartları pandemi dönemiyle birlikte daha da yaygınlaşıyor.

Yine bu dönemin büyüttüğü sektörlerde ise bu daha da bariz bir şekilde karşımıza çıkıyor. Depo, market, lojistik başta olmak üzere bu süreçte motokurye işçileri de daha fazla can yakıcı sorunla baş başa kalıyor.

Yollarda iş cinayetleriyle hayatını kaybeden, çoğu güvencesiz işçilerin yaşadıklarına dair bu sayımızda Devrimci Parti’li İşçiler üyesi ve motokurye işçisi olan Serhat Öztemel’le konuştuk.

Pandemi dönemi ile birlikte moto-kurye emekçileri üzerindeki iş yükünün daha da arttığı aşikar. Bu süreçte moto-kurye çalışanları olarak neler yaşadınız?

Öncelikle merhaba ismim Serhat Öztemel. Kocaeli’nin Gebze ilçesinde motokurye olarak çalışıyorum.

Evet kuryeler olarak iş yükümüzun arttığı ancak ücretlerin aynı kaldığı bi dönem geçirdik. Gerek patronların hız baskısı, gerek bazı müşterilerin acele gelsin notları biz motorkuryeleri yaralanmalara, ağır yaralanmalara ve hatta ölüme götürdü. Son süreçte patronların kâr hırsı gelen pandemi dönemiyle birlikte son bir yılda daha da katlanırken, kuryelerin ücreti olduğu gibi kaldı. Mart 2020 ile başlayan bu süreçte 190’a yakın motokurye hayatını kaybetti. Bir de bu sayı sadece resmi olarak bildiğimiz sayılardır. Sigortasız çalışan, yaşı küçük olan yabancı uyruklu olan ve motokurye olarak çalışırken hayatını kaybedenlerin sayısı da bilinmiyor.

Moto-kuryeler bugün birçok yerde iş kazası ve iş cinayeti geçiriyor. Siz de son zamanlarda iş kazası yaşayan işçilerden birisiniz. Süreçte moto-kuryelere patronların yaklaşımı nasıl?

Evet 7 Mart 2021 akşamı motor ayağımın üzerine düşmesi sonucu çatlak oluştu ve yaklaşık 20 gün evde yatmak zorunda kaldım. Çalışamadığım o süre zarfında, kaza yaptığım günde dahil olmak üzere hiçbir patron ne bir ihtiyacın var mı dedi ne de arayıp sordular. Patronların bu tutumu sadece motokuryelere değil tabii ki. Bütün patronların işçilere yaklaşımları bu şekildedir ve işçi sınıfı için bunun bir çok örneği var. Ayrıca bir noktanın altını çizerek şunu belirtmek isterim ki; birçok motokuryenin yaşadığı sorunlardan biri de, sigortaları yapılıyor ama ya garson olarak, ya da tezgahtar olarak yapılıyor. Çalışma Bakanlığı kaza yaptığım süreçte bunu görüyor ve tabiki de bildiğimiz gibi hiçbir şey yapmıyor. Motokurye kazalarında patronların ihmali olduğu kadar bahsettiğim nedenden dolayı Çalışma Bakanlığı’nın da ihmali bulunmaktadır.

Motokurye olarak önümüzdeki en büyük örgütlenme engeli, öncelikli bir sorun olarak patronların işçilerin işkolllarını değiştirmesi gibi görünüyor. Az önce belirttiğim gibi ya tezgahtar olarak ya garson olarak gösteriyor bizi. Buna karşı neler yapılmalı diye düşünürsek, öncelikle tüm motokuryeler Çalışma Bakanlığı’na motokurye olduğunu bildirmeli. Zaten bunu Çalışma Bakanlığı görüyor ama hiçbir denetim uygulamıyor. Yani Bakanlık yine işçi sınıfının değil patronların yanında duruyor. Bunun kazanımı için güçlü bir şekilde her ilde örgütlenip her ilde eylem yapılmalıdır. Özellikle kurumsal firmalarda çalışan motokurye arkadaşlar hemen hemen her ilde bulunmaktadır.

Genel olarak işçi sınıfı üzerindeki saldırılar pandemi dönemi ile birlikte daha da arttı. İşçiler ücretsiz izinlere gönderiliyor, Kod 29’larla işten atılıyor. Bu saldırılara karşı örgütlenmenin az olduğu gibi bir gerçeklikte söz konusu. İşçi sınıfının örgütsüzlükten çıkış yolu sizce nedir?

Son dönemde artan işten çıkarmalar, ücretsiz izinler ve Kod-29 uygulamaları yani her yönüyle işçiye saldırıya geçen devlet-patron ikilisinin pratikleridir. Burada asıl hedef patronların örgütlenmeyi kırmaya çalışmasıdır. Şubat ayında Kocaeli Gebze ilçesinde denk geldiğim FZK mühendislik işçileri sendikaya üye oldukları için işten atılmışlardı.

AKP’ye yakınlığıyla bilinen HAK-İŞ’e üye olmuşlardı. Bahsettiğim FZK mühendislik de Ziraat Katılım Bankası’ndandır, yani devletindir. Söylediğim devlet-patron ikilisi burdan geliyor.

Örgutsüzlükten çıkış yolu ise bütün işçi sınıfının tek bir yerde birleşip patronlara karşı durmasıyla gelecek bir şeydir. Çeçmişte yaşanan 15-16 Haziran büyük işçi direnişi gibi bütün fabrikalardan gelen işçi sınıfının tek ses olarak işçilerin birliği sermayeyi yenecek demesidir. Ama bugün bunu göremiyoruz çünkü insanları korku salmış durumda. Bugün direnen işçilerin yanında içerde çalışan işçiler durmuyor bugün işten atılan arkadaşını diğer çalışan savunamıyor çünkü tehdit ediliyor açlıkla korkutuluyor. Bundan çıkış yolu ise korku dağlarını yıkıp örgütlenmekten geçiyor. Son olarak başta motokurye emekçileri olmak üzere    ezilen bütün işçi sınıfını birleşmeye çağırıyor direnen direnişte olan işçi sınıfını selamlıyorum.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu